MUTLAKA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM ! Osman Efendi bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder,ağrı kesiciler verir, gider. Lakin Osman Efendinin başağrısı artarak sürer. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka doktorlar çağrılır…Osman Efendi Uşak’ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaat eder. Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de bulamaz. Ev halkı birbirine karışır,baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendiyi İstanbul’a götürmeye karar verirler. İstanbul’da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır… Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibidir. Oysa dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir. Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika değil İsviçre moda, Zürih’e gidilir